Sosyal paylaşım sitelerinde insanların 1 saniyede "paylaş" butonuna basarak ortalığa yaydığı şu meşhur tarihi hikayelerin çoğu meğer yalanmış. İşin uzmanından okudum, aslını öğrendim. Keyifle izlediğim, dinlediğim, okuduğum tarihçi Murat Bardakçı Habertürk'teki köşe yazısında insanların bayıla bayıla okuduğu bu hikayelerin gerçek tarih ile bağdaşmadığını anlatmış. Hangi hikayeler mi onlar?
1)Yavuz Sultan Selim'in İran seferinden dönerken Muş yakınlarında yaptırdığı çeşmenin üzerine Kürtler ile ilgili olarak, "Kürde fırsat verme ya Rab dehre sultan olmasın / Ayağını çarık sıksın, gönlü huzur bulmasın / Vur sopayı, al haracı, karnı bile doymasın / Ol çeşmeden gavur içsin, Kürde nasip olmasın" şeklinde bir dörtlük yazdırdığı tamamen yalanmış. Çeşmenin üzerinde olduğu iddia edilen metnin dili bile o dönemde kullanılan dile ait değilmiş.
2)Mimar Sinan'ın Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan'a aşık olduğu, ona olan aşkından İstanbul'un iki yakasına cami yaptığı yalanmış. Zira o dönemde Mimar Sinan bile olsa bir görevlinin padişahın kızını ulu orta görmesi imkansızmış.
3) I. Ahmet'in hayatında 14 sayısının önemli olduğu, 14 yaşında tahta çıktığı, 14 yıl tahtta kaldığı ve yaptırdığı Sultanahmed Camii'nin 14 şerefeli olduğu hikayesi de yalanmış. Zira caminin 16 şerefesi varmış.
4)Atatürk'ün 1930lu yıllarda Suudi Kralı İbn Suud'a "Hz. Muhammed'in türbesini yıkmaya kalkarsan ordumu tepene gönderirim." dediği de yalanmış.
5)Atatürk'ün ölümünden 50 yıl sonra açılmak üzere bıraktığı bir vasiyeti daha olduğu da yalanmış. Atatürk'ün ölümünden sonra açılan vasiyeti tekmiş.
Bunlardan bir tanesini ben de Facebook ta paylaşmıştım vakt-i zamanında. Demek ki neymiş, bilmeden, öğrenmeden, araştırmadan öyle her söylenene inanmamak, başkalarının da yanlışa ortak olmalarına sebep olmamak lazımmış. "paylaş" demeden önce iyi düşünmek gerek..
0 yorum:
Yorum Gönder
Bir blogun en çok ihtiyaç duyduğu şey yorumdur. İşte tam da bu sebepten, aklına geleni yaz...