Hakkında çok şey izledim, çok şey okudum. Yaşananları çok iyi biliyorum. Ama yine de her yeni öğrendiğim detay içimi yakıyor ve benim canım yanmış gibi sarsılıyorum. Bir gazetede gözüme ilişince okumadan duramıyorum, okuduğumda ise vahşete bir kez daha tanık olmanın korkunçluğu ile yüzleşiyorum. İnsanlık tarihi boyunca en büyük utanç kaynağımız olarak hala oralarda bir yerlerde duruyor Auschwitz kampı...
"Başlangıçta bir tür tutukevi ve çalışma kampıydı burası. Tutukluları meydana topluyorlardı. Subay-doktorlar sağı ya da solu gösteren parmakları marifetiyle, onları çalışacak durumda olanlar-olmayanlar diye ayırıyordu. Çalışacak durumda olanlar barakalarda kalıyor, bir ranzada dört, beş kişi yatıyorlardı. Erkenden uyanıyor, bir kuşu bile doyurmayacak yiyecek karşılığında, yere serilene dek kendilerine gösterilen her işi yapıyorlardı. Çalışacak durumda olmayanlar, yaşlılar, sakatlar, çocuklar, hamile kadınlarsa ‘duş almaya’ gönderiliyordu. Saçları kesiliyor, soyunup, duşlara sokuluyorlardı. Derken musluklardan su yerine Zyklon B fışkırıyordu. Yirmi dakikada herkes yere seriliyordu. Krematoryuma taşınan cesetler yakılıyor, şehre dünyanın en gri külleri yağıyordu. Auschwitz 1’deki krematoryumda günde 340 kişiyi yakabileceklerini hesaplayan Nazi otoriteleri, başlangıçta buradaki gaz odasını ve krematoryumu kullanıyorlardı. Auschwitz 2- Birkenau inşa edilince, yeni kampa günde 4576 kişinin yakılabileceği barakalar kuruldu. Hesap makineleriyle insan kalbini bin eşit parçaya bölen Nazi bilim adamları kampları daha ‘verimli’ hale getirmeye uğraşıyordu. Koca koca bilim adamları daha ucuza daha hızlı insan öldürmenin yolunu arıyordu. Çingene çocuklarını anestezisiz kesip biçen, göz rengini değiştirme yöntemi bulmak için Yahudilerin gözüne kimyasal karışımlar enjekte eden, paraşütle atlayan SS subayının basınca ne kadar dayanabileceğini test edeceğim diye tutuklulara iç organları patlayana kadar basınç uygulayan Nazi Doktoru Josef Mengele gibiler her şeyi ince ince hesaplıyordu!"
Nermin Yıldırım/Radikal
Nermin Yıldırım/Radikal
Auschwitz kampının kapısındaki düşündürücü (!) yazı: ÇALIŞMAK ÖZGÜRLEŞTİRİR "Çalışın köleler!"demenin nazikçesi. Sanki özgürleşme hakları varmış gibi... |
Karanlıkta, Nürnberg Duruşmaları, Kalpazanlar, Vahşi Koşu,
Okuyucu, Çizgili Pijamalı Çocuk
Okumak isterseniz:
Kırmızı Mantolu Küçük Kız - Roma Ligocka, Auschwitz'in Külleri,
Koreş, Suikast, Bunu Anlatmalısınız, Limon Ağacı,
Çalışmak Özgür Kılar, Auschwitz: İnsanın İnsana Yapabileceklerine Dair,
Auschwitz Kampına Kaçak Giren Adam
5 yorum:
Okuyup, izleyip kötü olmamak elde mi..
Hayat Güzeldir'i izlerken neler hissettiğimi hatırladım şimdi; bir alıntı yaptığın kısmı okuyunca insanlığımdan utanıyorum:(
Sen, ben utanıyoruz insanlığımızdan. Peki ya onlar?
DAYANILIR BİR ŞEY DEĞİL VAHŞET BU
İNSAN ÇOK KÖTÜ OLUYOR
böyle dinsizlik acımasızlık elbet cezasız kalmayacak kitabı okumakta zorlanıyorum
ben tamamını okumayı başaramadım...
Yorum Gönder
Bir blogun en çok ihtiyaç duyduğu şey yorumdur. İşte tam da bu sebepten, aklına geleni yaz...