Tüm dünyada 1988 yılından bu yana 130 kentte 7 milyondan fazla insan ziyaret ettiyse bir bildikleri olmalı...
Daha önce hiç görme yetinizi kaybettiniz mi? Gözleri görmeyen biri sizce neler hisseder? Günlük yaşamında ne gibi zorluklarla karşılaşır? Karşıdan karşıya nasıl geçer, parkta nasıl dolaşır? Yürüyüşünü sadece bir bastonun güvencesinde nasıl yapar? Kendinizi bir görme engellinin yerine koyup onun bir gününü yaşamak ister misiniz? Cevabınız "evet" ise buyurun:
Proje Nasıl Başladı? Dialogue Social Enterprise’ın
kurucusu Andreas Heinecke, Almanya’da bir radyo istasyonunda çalışırken,
ilk defa bir görme engelliyle karşılaşır. Kısa sürede, görmeyen
insanların, görenlerin sahip olmadığı birçok özelliğe sahip olduklarını
farkeder. Andreas, görme engelli genç meslektaşını iyi bir radyocu
olması üzere eğitirken, kendisi de onun tarafından hayata dair
eğitildiğini farkeder. Görme engelli insan, Andreas’ın “gözlerini açar”
ve onun farklılıkların ötesine geçerek neler yapabileceğimiz konusunda
düşünmesine sebep olur. Bu deneyimin olağanüstü değerinin farkına varan
Andreas, 1995’te ilk
girişimini başlatmaya ve bu deneyimi diğer insanlarla
paylaşmaya karar verir. O günden beri kendini, insan karşılaşmalarında
oluşan boşluklar/iletişimsizlikler arasında köprüler kurmak için yeni
yollar bulmaya adar ve “Dialogue in the Dark” projesini Hamburg’da
1988yılında hayata geçirir. Kalıcı ‘’Diyalog in the Dark’’ sergisi ise
2000 yılında Hamburg’ta açıldı. (radikal)
"Dialog In The Dark (Karanlıkta Diyalog) ", 20 Aralık 2013 itibariyle Türkiye'de, İstanbul
Gayrettepe metro istasyonundaki Diyalog Sergi Alanı'nda. 19 Ocak 2014 tarihine kadar ziyaret edebileceğiniz bu sergide gerçek
görme engelliler size rehberlik edecek, siz ise tamamen karanlık bu
ortamda onların yerine geçeceksiniz. Elinizde bastonunuz, kolunuzda
görme engelli rehberiniz ile İstanbul'da günlük yaşamı
deneyimleyebilirsiniz.
1500 metrekarelik geniş bir alana kurulan Karanlıkta Diyalog Sergisi'nde, "doğa ve park", "trafik ve şehir hayatı", "tekne ve bot odası", "uçuş simülasyonu", "havalimanı" ve "cafe" gibi alanlar mevcut. Rehberiniz ile birlikte karanlık haldeki bu alanları gezerek görme engellilerin hayatın her alanında yaşadıklarını anlayabilirsiniz. Ayrıca dünyada ilk kez Türkiye'de karanlık ortamda internet ve televizyon kullanımı deneyimleri yaşamanız da mümkün.
İstanbul'da yaşıyor olsaydım önümüzdeki günlerde "mutlaka yapılacaklar" listemde yer alırdı bu sergiyi ziyaret etmek. Çocuğunuz varsa, 9 yaşın üstündeyse (4. sınıfa veya daha üst bir sınıfa gidiyor ise), empati kurmayı öğrensin, başkalarının hayatlarına ve bu hayatta yaşarken karşılaştıkları zorluklara duyarlı olsun istiyorsanız, elinden tutun ve 90 dakikanızı ayırarak onu bu deneyime ortak edin. Hem siz hem de çocuğunuz, farkındalık kazanmak adına güzel vakit geçirin.
0 yorum:
Yorum Gönder
Bir blogun en çok ihtiyaç duyduğu şey yorumdur. İşte tam da bu sebepten, aklına geleni yaz...