İlkokuldayken nereden edindiğimi hatırlamadığım bir kitap geçmişti elime. Sanırım biri bana hediye etmişti. Kitabı okuduğum diğer kitaplardan ayıran özelliği ise sonunu kendim yazmamdı. Şöyle ki: Kitabın birinci bölümü okuyorsunuz. Kahramanların başına ............ olaylar geliyor. Bölümün sonunda "Kahramanlarımız şunu yapsın istiyorsanız sayfa 25'i, şunu yapsın istiyorsanız sayfa 36'yı açın." gibi bir yazı çıkıyor karşınıza. Siz de hikayenin nasıl devam etmesini istiyorsanız o yöne çeviriyorsunuz rotanızı. Böylelikle bir kitabı baştan sona 10-15 defa okuyup her seferinde farklı olaylarla ve farklı bir sonla karşılaşabiliyorsunuz.
Kitabın ismi Macera Adası ya da Serüven Gemisi gibi bir şeydi. Gemi miydi ada mıydı onu bile hatırlamıyorum açıkçası. Hatırladığım tek şey okurken keyiften deliye döndüğüm. İnternette biraz dolandım da benim gibi bu kitapları çok seven, çocukluğunda bayıla bayıla okuyan başkaları da varmış. Bakınız ekşi sözlük. Müthiş zeka gerektiren, yazarını oldukça zorlayan bu kitaplardan pek çok örnek varmış. Akımın adı da "choose your own adventure" mış. Çoluğunuz çocuğunuz varsa mutlaka bunları edinin, bir yerlerden bulup okumasını sağlayın. Emin olun o saatten sonra kitap okumak onun için bir tutku olacak.
Neyse efendim, konumuz kitap değil, kader! Bana göre kader kavramı da tıpkı bu kitaplar gibi. Başlangıcımız belli ama sonumuz değil. Hayat önümüze bazen 2, bazen daha fazla kapı açıyor ve bize soruyor: Hangi yoldan gitmek istersin? Tek bir farkla. Kitaplarda o yolu seçersen kahramanların ne yapacağı yazılı iken gerçek hayatta tam bir muamma. Örneğin kitap "Judy ve Sam adanın arka tarafına doğru gitsin istiyorsan sayfa 19, gemide kalıp Bob'u beklesin diyorsan sayfa 48'i aç" diye sana seçenekler sunar. Ama hayat o seçeneği saklı tutar.
Bir iş teklifi alırsın. Kabul etsem mi etmesem mi diye düşünürsün. Bu gerçek bir yol ayrımıdır. Kabul edip yıllarca mutlu mesut çalışmak da çıkabilir bahtına, 3 gün sonra kovulmak, şirketin batması da... Seçeneklerin ucu açık ve gizemlidir. Kader sana hep kapılar açar. Sen de hep karar verirsin. Her kararda kendi hayat kitabının sonunu değiştirmiş olursun aslında. Senin hayatından yüzlerce başka hayat çıkar. Okul, ev, iş, eş seçimleri büyük ve seçeneği bol seçimler iken daha basit seçimler de senin yaşamını etkiler. Gittiğin basit bir kurs bir iş başvurusunda işine yarabilir, 2 günlüğüne gezmeye gittiğin bir şehirde hayatının aşkı ve eşinle tanışabilirsin. Tesadüfen tanıdığın bir insan seni saplantı haline getirip öldürebilirken, bugün yapacağın bir işi erteleyerek geçireceğin trafik kazasından kurtulmuş olabilirsin.
Hayatımızın başı sonu belli bir hikaye olduğu fikri bana saçma gelmiştir hep. O zaman benim neden aklım, düşünme yeteneğim ve özgür iradem var ki. Madem yaşayacaklarım önceden belli, benim yerime bir başkası da rahatlıkla yaşayabilirdi o zaman bu hayatı. Günahlarım ve sevaplarım da baştan belli. Ben neyim bu durumda? Kukla mı? Çok saçma bir fikir bu. Mantıklı olan, kaderin bize kapılar açan, önümüze yollar seren ve kararı bize bırakan bir kavram olduğu. Seçtiklerimiz ve seçmediklerimiz bizi biz yapıyor.
Kendi "choose your own adventure" kitabınızın sonunu belirleyenin siz olduğunuzu unutmayın. Sevgiler.
0 yorum:
Yorum Gönder
Bir blogun en çok ihtiyaç duyduğu şey yorumdur. İşte tam da bu sebepten, aklına geleni yaz...