Orhan Pamuk'un bu kitabını 2 yaz önce satın almış ancak sonunu getirememiştim.
Ya benim o dönemki neşeli ruh halime fazla ağır geldi ya da kitap gerçekten biraz sıkıcı. Nedenini bilmiyorum ama beğenmedim ve çok yapmadığım bir şeyi yapıp kitabı yarım bıraktım. O gün bu gündür de tamamlamak için elime almadım.
Ya benim o dönemki neşeli ruh halime fazla ağır geldi ya da kitap gerçekten biraz sıkıcı. Nedenini bilmiyorum ama beğenmedim ve çok yapmadığım bir şeyi yapıp kitabı yarım bıraktım. O gün bu gündür de tamamlamak için elime almadım.
Bugün suaryadan ın blogunda Masumiyet Müzesi'nin açılış hikayesini anlatan röpörtajına denk geldim Orhan Pamuk'un. Süresi biraz uzundu ama sıkılmadan 5N 1K da yayınlanan bu programı izledim. Bundan 10 yıl kadar önce eski, dökülmek üzere olan bir evi satın alıyor ve bu süre zarfında bu binayı tamamen kendi maddi olanaklarıyla müze haline getiriyor. Doğruyu söylemek gerekirse kitabı beğenmediğim ve yarım bıraktığım için utandım. Bir yazarın, bir romanı yazmadaki hevesine, heyecanına, hayallerine, çabasına şahit oldum Orhan Pamuk'u dinlerken ve gerçekten utandım. Bu büyük hayallerle yola çıkan insanların eserlerini ne kadar çabuk karalayıp kenara atıyoruz bir çırpıda. "Beğenmedim", "sıkıcı", "sevmedim" gibi kelimeleri bir saniyede söylemek ne kadar kolayımıza geliyor.
Röportajı dinlerken Orhan Pamuk'un bu müzeyi nasıl canla başla var ettiğini, her detayını nasıl ince ince hesapladığını gördüm. Üstelik fikir dünyada ilk: Bir roman ve o romanda sözü geçen eşyaların bir araya toplandığı bir müze. Bundan yıllar yıllar sonra da insanlar Çukurcuma'daki o müzeyi gezecek ve romanı merak edip Kemal İle Füsun'un aşkını okuyacak. Bir romanı yaşatmanın bundan daha güzel bir yolu olabilir mi?
Orhan Pamuk'u düşüncelerinden dolayı eleştiriyor ya da tam tersi çok beğeniyor olabilirsiniz. Bunu bir kenara bırakın derim. Ama görüntülerden anladığım kadarıyla müze görülmeye değer. Her şeyden öte 1960-1970li yılları yaşatan dönem müzesi. İstanbul'da yaşıyorsanız bir hafta sonu Cihangir'in arka sokaklarındaki bu müzeye uğrayın. Benim gibiler ise en kısa zamanda İstanbul'a gitmenin yollarını arasınlar derim. Gitmeden önce müzenin internet sitesini gezebilir, bilet satın alabilirsiniz.
Müzeyle ilgili şu sözler hayli ilgimi çekti:
"Müze bekçilerinin görevi sanıldığı gibi eşyaları korumak (tabi ki Füsun ile ilgili her şey sonsuza dek korunmalıdır!), gürültü edenleri susturmak, ciklet çiğneyenleri ve öpüşenleri uyarmak değil müzegezere cami gibi alçakgönüllülük, saygı ve huşu duyması gereken bir tapınakta bulunduğunu hissettirmektir. Masumiyet Müzesi'nde bekçiler, koleksiyonun havasına ve Füsun'un zevkine uygun olarak koyu ahşap rengi kadife takım elbiseler, içine açık pembe renkli gömlekler giymeli, müzemize özel-Füsun'un küpeleri işlenmiş-kravatlar takmalı ve tabi ciklet çiğneyen ya da öpüşen ziyaretçilere karışmamalı. Masumiyet Müzesi, İstanbul'da öpüşecek bir yer bulamayan aşıklara sonsuza kadar açık kalacaktır. "
Not: Kitabı bitirmeye karar verdim.
2 yorum:
röportajın anca yarısını seyredebildim şu an ama yer imlerime kaydettim, geri kalanını da bugün yarın seyredicem. şanslıyım, masumiyet müzesi çok yakınımda! ama gitmeden önce kitabı okumak istediğime karar verdim.. orhan kemal'in hiçbir kitabını okumamıştım ama hep okumakla okumamak arasında kaldığım yazarlardan biri olmuştur (polemiklerden çok, yazı tarzından zevk alabilir miyim diye). evet kararımı verdim, kitap okunacak ve masumiyet müzesi ziyaret edilecek.. keşke ülkemizde de bir kez olsun böylesine yaratıcı fikirlerle çıkıp gelenleri takdir edebilsek :)
bana da beklerim sizi:
edankb.blogspot.com
sevgiler :)
Aslında kitabı okuduktan sonra müzeyi gezmek en mantıklı olanı sanırım. Çünkü oradaki objelerin ne anlama geldiğini, hangi anıyı temsil ettiklerini anlayabilmek için kitabı bitirmiş olmak gerek. Ben kitaptan çok müzenin kitapla birlikte oluşturulması fikrine bayıldım. Bir kitap yazmaya başlıyorsunuz ve müze açarak o müzede kitapta bahsedilen eşyaları sergiliyorsunuz. Fikri kendinden şahane..
Hemen blogunuzu ziyarete başlıyorum.
Yorum Gönder
Bir blogun en çok ihtiyaç duyduğu şey yorumdur. İşte tam da bu sebepten, aklına geleni yaz...