Malum, televizyon aptal kutusu. Ama vazgeçemiyoruz ve izlemeden duramıyoruz. Gerçi biz Badi'yle haftada sadece 2-3 gün tv izleriz, o da sadece "çok" sevdiğimiz programları. Bundan böyle ara ara tv deki nadiren güzel bulduğum, beğendiğim programları yazmaya, paylaşmaya hatta övmeye karar verdim.
İlk olarak benim ve şu anda 20li veya 30lu yaşlarında olan herkesin hayatının en önemli dönemine damgasını vuran ve vakti zamanında bayılarak izlediğimiz bir programın yıllar sonra ekrana gelişinin şerefine Adam Olacak Çocuk - 7den 77ye ile yapıyorum açılışı.
Çocukluğumun efsane programıdır. Her yayınlandığında ekrana iyice yaklaşır, gözümü hiç ayırmadan izlerdim. Şimdilerde yeniden yayınlandığını duyduğumdan beri kaçırmadan izliyorum eski bölümleri. Çocukların saflığı ve temizliği, hatta şımarıklıklarının bile bir çekilirliği varmış. Şimdinin çocukları ile kıyaslama yapmadan 1 bölüm bile bitiremiyorum. Küçücük boylarıyla mikrofonun önüne gelip evde hazırladıkları şarkılarını utana sıkıla söylüyorlar. Çok masumlar. Daha doğrusu masummuşuz. Çünkü aslında ordakiler biziz. Şimdinin yetişkinleri.
İzlerken çok eskilerden tanıdık birini görmüşüm hissine kapılıyorum her seferinde. Barış Manço'nun çocuklarla arasındaki mükemmel iletişime hayran oluyorum. Nasıl da anlıyor onların dilinden. Ne yapmak istediklerini hemen çözüveriyor. Velhasıl benim içimi okşadı ekranda Barış Amca'yı (o zaman öyle derdik) görmek. Sanki hala ilkokul çağlarımdaymışım hissi yarattı.
Oğul Doğukan Manço bir ara babasının Adam Olacak Çocuk programına katılan insanlara ulaşıp Adam Olmuş Çocuk programı yapmayı hedeflemiş. Bu programla ilgili güzel yorumları karıştırırken rastladım bu habere. Hatta Olacak O Kadar programında bununla ilgili skeç bile yapılmış Buradan izleyebilirsiniz. Sanırım proje hayata geçmemiş. Çünkü izine rastlayamadım.
Eğer siz de eskileri yad etmeyi seviyorsanız TRT de bir göz atın derim. Cumartesi sabahınızı süslemiş olur.
Eğer siz de eskileri yad etmeyi seviyorsanız TRT de bir göz atın derim. Cumartesi sabahınızı süslemiş olur.
6 yorum:
Dogukan'in o program fikri nekadar harikaymis, bayildim. Keske gerceklestirebilseydi. Benim zaman zaman aklima gelir tekrarlarina baktigimda, acaba bu cocuklar napiyor simdi, keske konsturulabilselerdi, tekrar görebilseydik diye.
Baris Manco.... asla unutmadigimiz,unutmayacagimiz sanatcilarimizdan biri. Yeri asla doldurulamayacak olan bir orjinal. Nur icinde yatsin.
Blogundaki tüm yazilari okudum. Hem de büyük bir keyifle... o yüzden tek solukta okudum diyebilirim. Sadece birseye deginmeden gecemiyecegim. Bukadar güzel, eglenceli ve ici kesinlikle dolu dolu yazilara neden daha fazla yorumlar yapilmaz (hatta bazen hic yorum yapilmamis) aklim almiyor birtürlü. Insanin okuyunca illa icinden birseyler gecer, bir cümlelik de olsa neden hic birsey yazmadan gecer insanlar birtürlü anlamam...yazan kisinin emegine karsilik ve en azindan okundugunu hissettirmek adina...neyse:)
Ben de hemen hemen aynı şeyleri hissediyorum bu programı her izlediğimde. Acaba şu anda nerede ve ne yapıyorlar? Dediğin gibi, Doğukan bu projeyi gerçekleştirip o programda yer alan çocukları yıllar sonra tekrar bir araya getirse ilginç olabilirdi. Belki de Levent Kırca'nın hicvettiği gibi trajikomik olurdu:(
Yazılarımı okuman beni çok mutlu etti, ben henüz bitiremesem de yavaş yavaş yazılarını okuyorum. Blog yorumları konusunda da yarama dokundun inan ki. Ben bir blogu ziyaret ettiğimde iki satır da olsa karalamaya özen gösteririm. Bu, benim yazara değer verdiğimi ve yazılarını takip ettiğimi hissetmesini sağlar ki bu da onu yeni yazılar yazması için heveslendirir diye düşünürüm. Benim ziyaretçilerim sanırım biraz içine kapanık:))
Aman sakin simdi kendini tüm yazilarimi okumak mecburiyetinde hissetme nolur. Sen daha yeni baslamissin sayilir, ben 5 senedir yaziyorum, dolayisiyla cok fazla yazi var. Arada canin istediginde gezinirken, dikkatini ceken basliklara bakarsin yeter, aman diyim:)
Evet sanirim öyleler:) Aman kimse alinmasin, kirilmasin... hem herzaman, her yaziya yorum yapsinlar demiyorum zaten. Bu mümkün bile olmuyor herzaman. Bazen vaktin cok kisitli oluyor, onca bloglara ayni vakti ayiramiyorsun, bazen cabucak okuyup geciyorsun, bazen birsey yazmak canin da istemeyebilir. Ama yani... okadar cok güzel yazilara hic birtane bile yorum gelmedigini görünce ben sahsen cok üzülüyorum ve bukadarini da anlayamiyorum sadece.
Ama bosver, birtek ben bile yeterim buraya:) Bir de sevgili Nuray'cigimla biz birbirimize sevdigimiz bloglari bildiriyoruz, paylasiyoruz, sanirim o da kesfetti buraya artik. Biz arada bir ses veririz kesin:) Sen kesinlikle yazmaya devam et. Cok güzel bir blog bu.
O kadar sıcak, o kadar içten yazıyorsun ki her yorumunu okuduğumda gülümsemekten kendimi alamıyorum. Hatta gülümsemek az kalır, ağzım kulaklarıma varıyor desem yeridir. Blog yazmaya başladığımdan beri aldığım en güzel, en keyifli, en cesaretlendirici yorumları senden aldım.O yüzden bu blogun en candan konuğu sensin. Sevgiler, çok içten sevgiler...
Ayşe,
İyi ki önerdin bana burayı..
Üç kafadarmışız gibi hissediyorum yorum konusunda:-)
Blog ve yazılar çok güzel, akıcı, okunabilir, ilgi çekici.
Blogroll'a aldım ki yeni yazılardan haberdar olayım..
Yazın kızlar, ben okuyorum, seve seve de yorumluyorum. Dediğiniz için değil, içimden geldiği için:-)
Yorumlarda bir sen, bir ben, bir de Ayşe zaten:)Hakikaten 3 kafadar gibi olduk.
Ben hem Ayşeyi hem de sizi çoktan blogroll a aldım bile, hiçbir yazıyı kaçırmaya niyetim yok.
Övgüler için çok teşekkürler.
Yorum Gönder
Bir blogun en çok ihtiyaç duyduğu şey yorumdur. İşte tam da bu sebepten, aklına geleni yaz...